Doçentlikte başarısız olanlar ne yapmalı?
Doçentlik ünvanı alınması ve doçentlik sınavına dair nasıl bir sürecin takip edileceği, adayların hangi şartlarda başvuru yapabileceği gibi doçentlik sürecine dair bir takım usul ve esaslar kanunla düzenlenmiş olup bu anlamda 2547 Sayılı Yükseköğretim Kanunu başta olmak üzere Doçentlik Yönetmeliği temel mevzuatlardandır.
Bu anlamda doçentlik başvurusunun inceleme sürecine ilişkin olarak Doçentlik Yönetmeliğinde; “Doçentlik değerlendirme jürisi, adayın başvuru dosyasını ilk olarak bilimsel araştırma ve yayın etiğine aykırılık bulunup bulunmadığı ve asgari başvuru şartlarının sağlanıp sağlanmadığı yönünden değerlendirir. Jürinin bilimsel araştırma ve yayın etiği ihlali yönündeki değerlendirme raporları, ilgili Bilimsel Araştırma ve Yayın Etiği Komisyonu tarafından incelenir.” hükmüne yer verilmiştir. Bu anlamda adayın jüri üyeleri oluşturulduktan sonra dosyası 3 aşamada incelenmekte olup ilk aşamada bilimsel yayınlarının yayın etiği ile her başvuru dönemi ÜAK tarafından yayınlanan Asgari Başvuru Koşulları’na (https://www.uak.gov.tr/docentlik) uygun olup olmadığı son aşamada da adayın akademik çalışmalarının niteliği ve bilim/sanat alanına katkısını esas almak suretiyle “başarılı” veya “başarısız” bulduğunu belirten ayrıntılı ve gerekçeli eser inceleme ve değerlendirme raporları dikkate alınarak adayın başvurusu neticelendirilecektir. Adayın beş üyeden oluşan jürilerde en az üç üyesinin, üç üyeden oluşan jürilerde ise en az iki üyesinin başarılı bulması halinde aday başarılı sayılacak ve Doçentlik ünvanı belgesi almaya hak kazanacaktır. Buna karşın sayı çoğunluğu belirtilen şekilde sağlanamazsa adayın başarısız bulunduğu Doçentlik Bilgi Sistemi üzerinden ilan edilmekte olup adayın jüri üyeleri tarafından düzenlenen gerekçeli kişisel raporlarda başarısız bulunma gerekçelerinin neler olduğu öğrenilebilecektir. Bu gerekçeleri öğrendikten adaylar değerlendirmelerin hatalı, haksız ve jürinin kişisel beklentileri olduğu yönünde kanaate sahipse elbette başvurusunun iptali işlemine karşı aşağıda yer verilen hukuki yolları izleyebilecektir.
BAŞARISIZ BULUNAN ADAYLARIN İTİRAZ VE DAVA SÜREÇLERİ
Başvurusunda 5 jüri üyesinin 3’ünün başarısız bulunması sonucuyla karşılaşan adayların doçentlik başvurusu başarısız kabul edilmekte olup adayın başarısız raporu düzenleyen jüri değerlendirmelerinİ subjektif ve soyut olduğunu, başvuru koşullarının dışında kişisel beklentiler olduğunu düşünmesi durumunda başarısız sonucuna dayanak teşkil eden raporlara karşı 60 gün içinde idari itiraz ve yargı yoluna gidebilecektir. Adayların itirazda bulunmaları halinde genellikle nasıl bir sonuçla karşı karşıya kaldıkları, çoğunlukla hangi değerlendirmeler için dava ve itiraz yollarına gidildiği, dava açılması halinde dava sürecinin sonraki başvurularını etkileyip etkilemediği, dava aşamasında nasıl bir süreçle karşı karşıya kalındığı ve takip eden hukuki süreçlerine dair aşağıda detaylı açıklamalara yer verilerek aydınlatılacaktır.
Eser incelemede başarısız bulunan adayların itirazlarına nasıl sonuçlanmaktadır?
Başvurusunda 5 jüri üyesinin 3’ünün başarısız bulunması sonucuyla karşılaşan adaylar jürinin kişisel beklentilerini yansıtan ve subjektif değerlendirmelere karşı itiraz edebilecek olup Üniversitelerarası Kurul'a itiraz edilmesi ihtimalinde; uygulamada maalesef ki yapılan itirazlardan olumlu sonuç alınması ihtimalinin oldukça düşük olduğu ifade edilmelidir. ÜAK yapılan bu itirazları, adayları başarılı/başarısız bulma takdirinin jüri üyelerinin elinde olduğu ve herhangi bir işlem yapılamayacağı yahut itirazın reddine karar verildiğinden yapılacak herhangi bir işlem olmadığı ifadeleriyle reddetmektedir. Bu takdirde adayın başarısız bulunması idari işlemine karşı idari merciye itiraz ile işlemin kaldırılması, değiştirilmesi ya da yeni bir işlem tesisi hakkının etkisizleştirildiği ve adaylara dava yoluna başvurmaktan bir hak arama yolu bırakılmadığı rahatlıkla söylenebilecektir.
BAŞARISIZ SONUCUNA KARŞI AÇILAN DAVA DEVAM EDERKEN YENİ BİR DOÇENTLİK BAŞVURUSU YAPILABİLECEK MİDİR? YENİDEN BİR DOÇENTLİK BAŞVURUSU NE ZAMAN YAPILABİLECEKTİR?
Adayların dava süreci devam ederken yeniden bir doçentlik başvurusu yapmalarının önünde yasal bir engel mevcut değildir. nitekim daha önceki dönemlerde Doçentlik Yönetmeliğinin kaldırılan hükmü gereği adaylar yargı süreci devam ederken yeni bir doçentlik başvurusunda bulunamıyorlardı ancak yönetmeliğin bu husustaki düzenlemesi Danıştay kararı sonucunda kaldırılmış olup artık adaylar hem dava açıp hem de süreç kesinleşmeden yeni başvuru dönemine hazırlanarak başvuru yapabilmektedir. (Danıştay 8. Dairesi 2021/5292 E. ve 2023/2861 K. Sayılı kararı)
Diğer yandan eser inceleme ve değerlendirme aşamasında jüri üyeleri tarafından başarısız bulunan adayların yeni bir başvuru yapabilmesi için izleyen en erken 3. dönemi beklemesi gerektiğinin ve bu durumun dava açıp açmamasıyla herhangi bir ilgisinin bulunmadığının ifade edilmesi gerekmektedir. Bu şekilde başarısız bulunan aday en erken izleyen 3. dönem yeniden başvuru yapabilecek olup eski başvurusuna dava açması ve davasının devam ediyor olması hak arama hürriyetinin engellenmemesi bağlamında yeni başvurusuna engel olmayacaktır. Yani 2023 Ekim dönemi doçentlik başvurusunda başarısız bulunan bir adayın bu işleme karşı dava açması durumunda izleyen 3. Dönem olan 2025 Mart döneminde yeniden başvuru yapmasının önünde bir engel yoktur.
ADAYLAR GENELLİKLE HANGİ SEBEPLERLE BAŞARISIZ KABUL EDİLMEKTEDİR?
Başarısız bulunan adayların elbette başarısız bulunma gerekçeleri önemli olup bu anlamda ileri sürülen gerekçelerin başvurulan bilim alanına bağlı olarak değişkenlik gösterdiğinden, getirilen eleştiriler bakımından mevcut raporların incelenerek değerlendirilmesi adına uzman bir hukukçudan destek alınması gerektiğinden bahsetmeliyiz. Bununla beraber tarafımızca uygulamada bilim alanı fark etmeksizin adayların jüri üyeleri tarafından başarısız bulunmasında gerekçe gösterilen çok temel birkaç eleştiri konusunu ve bu eleştirilerin haklı olup olmadığı, dava yoluna gidilmesi durumunda nasıl sonuçlar alındığı noktasında açıklamalarımıza aşağıda yer verilmektedir.
Doçentlik başvurusunda jüri üyeleri adayın çalışmalarının belirli bir konu üzerine yoğunlaşmış olduğu eleştirisi getirilebilir mi?
Doçentlik başvurusu eser inceleme ve değerlendirme aşamasında başarısız bulunan adayların en sık karşılaşmış olduğu başarısız bulunma gerekçelerinden biri bu olup her bir akademisyen çalışmış olduğu bilim alanı içerisinde uzmanlaşmış olduğu alana göre çalışmalarını sürdürmekte olduğu, bir akademisyenin ancak belirli bir konu üzerinde çok sayıda çalışma yaparak başvuru yapmış olduğu alana katkı sunabileceğine dair açılan davalarda alınan emsal yargı kararları mevcuttur. Bu kapsamda her ne kadar jüri üyeleri tarafından bu tarz gerekçeler ileri sürülmek suretiyle adaylar bırakılmakta ise de yargı kararlarına dayanak alınan raporlarda bilirkişilerce bir doçent adayının uzmanlığını yapmış olduğu çalışma konularında kendini derinleştirmesinin olumlu olarak ele alınması gerektiği ifade edilmektedir.
Diğer yandan jüri üyeleri bu eleştirinin tam tersi mahiyette adayın çalışma konularının ilgili bilim alanı içerisinde dağınık olması bu nedenle hangi konuda yetkin ve uzmanlaşmış olduğunun tespit edilemediği, bir doçent adayının çalışmalarının belirli konularda yoğunlaşması ve derinleşmesi gerektiğinden adayı başarısız bulduğu örneklere de sıkça rastlanmakta olup bu durumda adayın ilgili bilim alanı içerisinde ve alanla uyumlu olmak şartıyla istediği konuda ve içerikte çalışma yapmasının önünde bir engel olmadığı, bu gerekçelerin adayın yetkinliğini belirlemede kişisel kaldığı savunmaları ile jüri üyelerinin iddialarına cevap verilebilmektedir.
Doçentlik başvurusunda jüri üyeleri adayın çalışmalarının son yıllarda yoğunluk kazanmış olduğu ve yıllara göre homojen dağılmadığı, yayın ve gönderim tarih eleştirisine karşı ne yapılabilir?
Pek çok doçent adayının başarısız bulunmasındaki gerekçelerden biri adayın çalışmalarının son yıllarda yoğunluk kazandığı eleştirisi olup jüri üyeleri adayların çalışmalarının yayın tarihlerini dikkate alarak son yıllarda yayınlarının yoğunluk kazanmasını bir başarısız bulma gerekçesi yapmakta ve uzun yıllara yayılan bir akademik sürekliliğin olmadığı sonucuna varmaktadır. Ancak jüri üyeleri adayların çalışmalarının yeterli nitelikte ve nicelikte olup olmadığının incelemesini yapmaksızın yalnızca sık zaman aralıklarına yayın sıkıştırılmasını olumsuz değerlendirmesi yönetmeliğe, ilgili düzenlemelere ve yargı kararlarına aykırı bir inceleme olmaktadır.
Nitekim bu şekilde adayın çalışmalarının son iki-üç yıla yoğunlaştığı ve akademik bir süreklilik sağlamamış olduğu gerekçeleriyle başarısız bulunması işlemine karşı açılan davada Ankara 3. İdare Mahkemesinin yargılama dosyasında bilirkişilerce bu eleştiriler incelenerek şu ifadelere yer verilmiştir; "Adayın, ayrıca, 3 adet ulusal makalesi, 8 adet ulusal bildirisi, 11 adet uluslararası bildirisi, 2 adet uluslararası kitap bölümü ortak yazarlığı vardır. Adayın özellikle; son yıllarda çok sayıda uluslararası sempozyuma katılarak, bildiri sunmuş olması kendisinin bir akademisyen olarak aktif, üretken ve kendini geliştirme çabası içerisinde olduğunu işaret etmektedir. Bu durum, adayın akademik gelişimi açısından olumlu bir husus olarak değerlendirilmiştir." ifadelerine yer verilerek başarılı bulunduğu sonucuna ulaşılmıştır. Görülmektedir ki adayın çalışmalarının özellikle son yıllarda fazlalaşması ve artması konusu yapılan teknik incelemeyle birlikte önyargılı bir bakış açısıyla ele alınmadan pozitif bağlamda ele alınmıştır.
Adayın çalışmalarının dergiye gönderim, kabul ve yayınlanma tarihleri arasında geçen zamanın kısa olduğuna dair yapılan eleştiriler bir başarısız bulma gerekçesi olabilecek midir?
Bu konuda gelen eleştirilerle başarısız bulunan adaylar olmakla beraber akademik camia içerisinde bilindiği üzere bir derginin hızlı yayın yapmasına yayının ve derginin kalitesi bağlamında tereddütle yaklaşılmakta olup bu bakımdan derginin hakem sürecinin yeterince titiz bir inceleme sonucunda yayına kabul etmemiş olması ihtimallerini gündeme getirebilmektedir. Ancak bu durumun her zaman akla ilk gelen yorum olarak; yayın yapılan derginin kalitesiz ve yayının titiz bir inceleme olmaksızın yayınlanmış dolayısıyla kalitesiz bir çalışma olduğu sonucunu doğurduğu söylenemeyecektir. Nitekim doçentlik başvurusunda bu eleştiriye maruz kalan bir adayın açmış olduğu davada alınan bilirkişi raporunda şu değerlendirmelere yer verilerek bu eleştirinin çürütüldüğü görülmektedir;
“…zira bir dergiye yayınlanmak üzere gönderilen bir makalenin editör tarafından aylarca bir hakeme yönlendirilmediği, hakeme yönlendirilmesine karşın aylarca hakemin gerekli dönütleri vaktinde sağlamadığı ve bu gibi nedenlerle gönderim tarihi ile yayınlanma tarihi arasında 1 yıl olan akademik çalışmalar mevcuttur. Zaman aralığının artması her zaman bir nitelik işareti değildir. Dolayısıyla çalışmanın gönderim ve yayınlanma tarihleri arasında geçen zamanı tek başına bir kriter olarak değerlendirmek hata olacaktır.”
Bu bağlamda bakıldığında bu tarz eleştirilerin getirilmesi adayın dosyasının yüzeysel olarak tek bir pencereden ele alınması anlamına geleceği ve çalışmaların niteliğine ve adayın yetkinliğine dair ön yargılı bir değerlendirme olacağı yapılan yargılamada alınan teknik raporlarla ortaya konulabilmektedir.
Jüri üyeleri adayın proje çalışması yapmamış olmasına başarısız bulma gerekçesi olarak ileri sürebilir mi?
Jüri üyeleri bu şekilde başvuru koşullarında olmayan gerekçeleri ileri sürebilmekle birlikte doçent adaylarının en çok karşılaşmış olduğu eleştirilerden biridir. Ancak her ne kadar jüri üyeleri tarafından bu husus vurgulanarak adayların yetersiz olduğu ileri sürülmekte ise de yalnızca bu değerlendirmenin adayın başarısız bulunması için temel gerekçelerden biri olarak sayılması ve adayın çalışmaları dikkate alınmaksızın bu eksikliğin yetersizlik sebebi yapılması mümkün değildir.
Nitekim bu gerekçeyle doçentlik başvurusunda başarısız bulunan adayların açmış oldukları davalarda alınan bilirkişi raporlarında adayın başvuru koşullarında yer almayan şekilde proje çalışması bulunmadığı gerekçesiyle başarısız bulunamayacağı ortaya konulmuştur.
Jüri üyelerinin gerekçesiz ve doçentlik başvuru şartlarında yer almayan hususlara yönelik incelemelerinin ölçülebilir kriterler olmadığına ve eşitlik ilkesine aykırı olduğuna ilişkin olarak başarısız bulunan adayın açmış olduğu davada Ankara 2. İdare Mahkemesi tarafından alınan bilirkişi raporunda adayın proje çalışması yapması gerektiği değerlendirmelerine karşı; “Proje Çalışması ÜAK tarafından asgari bir koşul olarak beklenen bir kriter değildir. Ayrıca, akademinin doğası ve adaylarm eşit şartlarda değerIendirilmesi, araştırma projelerinin ölçülebilir bir kritere dönüştürülmesini de engellemektedir." ifadelerine yer verilmiştir.
Benzer şekilde değerlendirmeler başka yargı kararlarına da konu olmuş olup Ankara 24. İdare Mahkemesi tarafından alınan bilirkişi raporunda; "...Jüri üyesinin davacı adayı başarısız bulma gerekçelerinden biri de uzmanlık alanıyla ilgili herhangi bir projede yer almaması olarak belirtilmektedir. Doçentlik başvuru koşulları arasında projede yer almak bir temenni olabilir ancak zorunlu bir koşul değildir." ifadelerine yer verilmiş ve bu değerlendirmenin yalnızca bir temenni olabileceği ortaya konulmuştur.
Jüri üyeleri adayın tez danışmanlığı yapmamış olmasını başarısız bulma gerekçesi olarak ileri sürebilir mi?
Bir diğer temel başarısız bulma gerekçelerinden biri de adayların tez danışmanlığı bulunmadığı yahut lisansüstü eğitim öğretim faaliyeti olmadığı veya yeterli lisansüstü eğitim öğretim faaliyeti olmadığı yönünde olmaktadır. Ancak tıpkı proje çalışmasına yönelik yapılan eleştirel değerlendirmeler gibi bu konuda adayın başarısız bulunması için esas alınamayacak olup yargı kararlarına şu şekilde yansımıştır;
Jüri üyeleri tarafından bu gerekçelerle başarısız bulunan adayın dava konusu etmesi üzerine Ankara 24. İdare Mahkemesi tarafından alınan bilirkişi raporunda; "Jüri üyesi Prof. Dr. …. davacı adayın lisansüstü öğrenci yetiştirmediğinden bahisle başarısız olarak nitelendirmesini doğru bulmamaktayız. Nitekim davacı doktora sonrasında alanıyla ilgili 23 adet derse girerek zorunlu koşulu yerine getirdiği belirlenmiştir. Lisansüstü derse girmek ya da öğrenci yetiştirmek zorunlu koşul değildir."
Benzer şekilde Ankara 2. İdare Mahkemesi tarafından alınan bilirkişi raporunda; “…ÜAK Lisansüstü Tez Danışmanlıkları başlığı altında herhangi bir ASGARİ PUAN KRİTERİ beklememektedir. Buna ilaveten, Doçentlik Unvanına başvuru yapmak için akademisyen olmak da gerekmemektedir. Akademi dışındaki adayların (öğretim üyesi kadrosunda olmayan) Tez Danışmanlığı yapmasının da oldukça kısıtlı olduğu değerlendirildiğinde; bir adayın lisansüstü öğrenci yetiştirmemesini BAŞARISIZ olarak değerlendirmek temelsiz bir iddia olarak değerlendirilmiştir.” ifadeleriyle bu etkinliklerin ÜAK tarafından aranan zorunlu şartlar ve ölçülebilir kriterler olmadığı ve eşitlik ilkesiyle de bağdaşmadığı ortaya konulmuştur. Nitekim alınan raporda dikkat çekici bir diğer husus adayın kadrosunun tez danışmanlığı ve lisansüstü eğitim öğretim faaliyetleri bakımından önemli olduğudur. Bu doğrultuda bakıldığında adaylar doçentlik kadrosuna atanmak bakımından başvuru yapmamakta olup doçentlik ünvanı almak için dosyalarını jürilerin değerlendirmesine sunmaktadır.
tüm bu temel başarısızlık gerekçelerin yanında adayların raporlarında karşılaşmış olduğu birçok subjektif ve başvuru koşullarında yer almayan değerlendirmeler mevcut olup alınan emsal yargı kararları ortaya koymaktadır ki jüri üyeleri keyfi olarak adaylardan şahsi beklentilerini yerine getirmesini isteyemeyecektir. Tarafımızca da pek çok örneği görülen bu durumlarla karşı karşıya kalındığında hukuki olarak hakkınızın aranabilmesi ve nitelikli bir savunma adına uzman ekibimizden destek alınabilecektir.
Doçentlik hakkında her şey ve detaylı bilgi için Lex Akademi Hukuk ve Danışmanlık olarak; bizimle iletişime geçebilirsiniz!